Respiratory Case Reports

Respir Case Rep: 12 (3)
Cilt: 12  Sayı: 3 - Ekim 2023
Özetleri Gizle | << Geri
OLGU SUNUMU
1.
Kalbi Çepeçevre Saran Multipl Akciğer ve Mediastinal Kist Hidatik: Olgu Sunumu
Multiple Lung and Mediastinal Hydatid Cysts Covering the Heart: A Case Report
Nigar Alizade, Emrah Karcı, Aydın Şanlı, Dündar Özalp Karabay
doi: 10.5505/respircase.2023.59862  Sayfalar 81 - 84
Kist hidatik, çoğunlukla Echinococcus granulosis’den kaynaklanan, ülkemizde sıklıkla görülen paraziter bir hastalıktır. Bu makalede tüm major vasküler yapıları invaze eden ve kalbi bütünüyle dolduran multipl akciğer ve mediastinal kist hidatiği olan 31 yaşındaki kadın olgu tartışılmıştır. 2014 yılında sol ventrikül duvarında multipl kistik kaviteler görülmesi üzerine kalp ve damar cerrahisi kliniği tarafından operasyona alınarak sol ventrikül duvarındaki kist eksize edilmiş. 2017 yılında sağ akciğer alt lob superiorda gelişen kistler eksize edilmiş. İleri derecede perikardiyal yapışıklık nedeniyle kardiyak kistler eksize edilememiş. 2022 Kasım ayında hastada tekrar kalbin tüm boşluklarında ve ana vasküler yapılarda yaygın kistik oluşumlar saptanmış. Önceki operasyonunda yaygın perikardiyal yapışıklıklar görülmesi ve kalbin tüm boşluklarını dolduran ve kalbi çepeçevre saran kistleri olan hastanın operasyonunun ileri derecede morbid olması nedenleriyle kalp damar ve göğüs cerrahisi tarafından inoperabl olarak kabul edildi. Hasta 2014 yılından itibaren günümüze kadar poliklinik kontrolleri ile takip edilmektedir.
Hydatid cyst is a parasitic disease frequently seen in our country, mostly caused by Echinococcus granulosis. In this article, a 31-year-old female patient with multiple lung and mediastinal hydatid cysts invading all major vascular structures and completely filling the heart is discussed. In 2014, multiple cystic cavities were seen in the left ventricular wall, and it was excised by the cardiovascular surgery. In 2017, cysts that developed in the right lower lobe were excised. Cardiac cysts could not be excised due to advanced pericardial adhesion. In November 2022, widespread cystic formations were detected in all cavities of the heart and main vascular structures. The patient, who had extensive pericardial adhesions and cysts filling all the cavities of the heart and surrounding the heart, was considered inoperable by the cardiovascular and thoracic surgeons because the operation was extremely morbid. The patient has been followed up with outpatient clinic controls since 2014.

2.
Ortopedik Cerrahide Diffüz Alveoler Kanama: Embolizmin Ötesini Düşünün - Olgu Sunumu
Diffuse Alveolar Hemorrhage in Orthopaedic Surgery: Think Beyond Embolism - A Case Report
Bushu Harna, Shivali Arya, Lalit Gupta
doi: 10.5505/respircase.2023.03360  Sayfalar 85 - 89
Diffüz alveolar kanama (DAH) korkulan ve hayatı tehdit eden bir komplikasyondur. Postoperatif ortope-dik hastalarda nadiren bildirilmesine rağmen, litera-türde az sayıda yağ embolisi ile ilişkili DAH olgusu bildirilmiştir. Diffüz alveolar hemoraji ile prezente, tanı konmamış vasküliti olan postoperatif intramedül-ler femur hastasını sunuyoruz. Elli altı yaşında erkek, sağ femur kırığı sonrası kilitli bir çivi takılarak opere edildi. Postoperatif 4. günde hastada, hemoptizi, nefes darlığı ve diffüz alveoler kanamadan (DAH) kaynaklanan hematokritte ani bir düşüş saptandı. Pulmoner anjiyografi ve diğer incelemelerde pulmo-ner tromboemboli veya yağ embolisi görülmedi. Daha sonra vaskülitten şüphelenildi ve cANCA (PR3) antikorları pozitif bulundu. Hasta, kortikosteroid, metotreksat ve oksijen desteği ile tedavi edildi. Bir yıllık takipte femur kırığı solunum sorunu olmadan iyileşti. Sonuç olarak, vaskülit, ortopedik cerrahi son-rası hastalarda nadir görülen bir DAH nedeni olsa da akılda tutulmalıdır.
Diffuse alveolar hemorrhage (DAH) is a dreaded and life-threatening complication. Although it is rarely reported in postoperative orthopaedic patients but few cases of fat embolism-associated DAH had been reported in the literature. We report a postoperative intramedullary femur patient with underlying undiag-nosed vasculitis presenting as diffuse alveolar hemor-rhage. A 56-year-old gentleman suffered a right femur fracture, managed with an interlocking nail. On postoperative day 4, the patient presented with hemoptysis, dyspnea, and a sudden fall in hematocrit suspecting diffuse alveolar hemorrhage (DAH). Pul-monary angiography and other investigations were not suggestive of pulmonary tromboembolism or fat embolism. Vasculitis was then suspected and cAN-CA(PR3) antibodies were positive. The patient was managed with corticosteroids, methotrexate, and oxygen supplementation. At 1 year follow-up, the femur fracture had united with no respiratory problem. As a conclusion, vasculitis, though a rare cause of DAH in post-operative orthopaedic surgery patients should be kept in mind.

3.
Mediasten Tümörünü Taklit Eden Nadir Bir Durum: Gossipiboma
A Rare Condition Mimicking a Mediastinal Tumor: Gossypiboma
Osman Emre Ersin, Fazlı Yanık, Yekta Altemur Karamustafaoglu, Yener Yoruk
doi: 10.5505/respircase.2023.80217  Sayfalar 90 - 94
Mediasten, toraks boşluğu içinde önde sternum, arkada vertebralar, yanlarda akciğerler ile sınırlanmış, içinde kalp, büyük damarlar, özofagus, trakea, timus, mediastinal lenf nodları ve nöral yapılarının yer aldığı bölgeye verilen addır. Bu alanda birçok farklı doku bulunduğundan çok farklı tipte ve sayıda malign/benign tümörler görülebilir. Cerrahi operasyonlar sonrası unutulan materyaller mediastenin her üç kompartımanından gelişebilecek mediastinal tümörleri taklit edebilirler. Gossipiboma veya tekstiloma ameliyattan sonra vücutta kalan cerrahi gaz tampon ya da kompreslerin oluşturduğu granülomatöz inflamasyon olarak tanımlanır. Bizim olgumuzda posterior mediastenden köken alarak orta mediastene uzanım gösteren, mediasten tümörün taklit eden gossipibomayı güncel literatür bilgisi eşliğinde irdeledik.
The mediastinum is the region within the thoracic cavity that contains the heart, great vessels, esophagus, trachea, thymus, lymph nodes and neural structures. The mediastinum is divided into three sections: anterior, middle and posterior. The presence of so many different tissues in this area makes it prone to the development of many different types and numbers of malignant/benign tumors. Materials left behind during surgical operations can mimic mediastinal tumors in all three compartments of the mediastinum. Gossypiboma or textileoma are the terms used for granulomatous inflammations caused by surgical gas packs or foreign bodies left in the body after surgery. The present study relates to a case of gossypiboma originating from the paravertebral sulci and extending into the visceral mediastinum, mimicking a mediastinal tumor, in the light of current literature.

4.
Zor Entübasyonda Çift Lümenli Tüp Kullanımının Nadir Bir Komplikasyonu: Torasik Özofagus Perforasyonu
Rare Complication of Difficult Intubation Using a Double- lumen Tube: Thoracic Esophageal Perforation
Bahar Ağaoğlu Şanlı, Serkan Yazgan, Kenan Can Ceylan, Ahmet Ucvet, Tarık Öztürk
doi: 10.5505/respircase.2023.00377  Sayfalar 95 - 100
Çift lümenli entübasyon, tüpün daha geniş, daha uzun ve sert olması nedeniyle konvansiyonel entübasyondan daha zordur. Bu sebeple tek lümenli tüp ile entübasyonlara göre daha sık komplikasyon görülmektedir. Akciğer kanseri nedeniyle sol alt lobektomi yapılan hastada zor entübasyona bağlı torasik özefagusda perforasyon görülmüştür. Olgumuzda perforasyonun tanı, takip ve tedavi sürecindeki deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık. Zor entübasyon bağlı majör komplikasyonları önlemek için, fiberoptik bronkoskopi gibi yardımcı enstrümanların kullanılmasının faydalı olabileceğini düşünmekteyiz.
Doublelumen intubation is more difficult to achieve than conventional intubation due to the broader, lengthier and stiffer nature of the tube, leading to more frequent complications in execution. Thoracic esophageal perforation was observed following a difficult intubation in a patient who underwent a left lower lobectomy for lung cancer. In this case presentation we share our experiences of the diagnosis, monitoring and treatment of esophageal perforation. We believe that the utilization of auxiliary instruments such as fiberoptic bronchoscopy can aid in the prevention of major complications arising from difficult intubations.

5.
Pulmoner Lenfanjiyoleyomiyomatozis: Nadir ve Diffüz Kistik Akciğer Hastalığı
Pulmonary Lymphangioleiomyomatosis: A Rare Diffuse Cystic Lung Disease
Tuğçe Çelen, Pınar Mutlu, Hasan Oğuz Kapıcıbaşı, Arzu Mirici
doi: 10.5505/respircase.2023.82542  Sayfalar 101 - 104
Pulmoner lenfanjiyoleiyomyomatozis (LAM), reprodüktif dönem kadınlarda görülen nadir bir hastalıktır. Eforla artan ilerleyici nefes darlığına yol açar. Klinik olarak hastalar, tekrarlayıcı pnömotoraks, hematoraks, şilotoraks ve hemoptizi ile başvurabilirler. Bu olgu sunumunda efor dispnesi ve non-prodüktif öksürük şikayetiyle başvuran 42 yaşındaki kadın hastayı sunuyoruz. Hastanın yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografisinde her iki akciğerde tüm zonlarda, santrali ve periferi etkileyen çok sayıda hava kistleri saptandı. Hastaya VATS wedge rezeksiyon yapıldı ve histopatolojik olarak lenfanjioleiomyomatozis tanısı konuldu. Olgumuzu nadir görülen bir hastalık olması ve ön tanımızı histopatolojik olarak kesinleştirdiğimiz için sunmak istedik.
Pulmonary lymphangioleiomyomatosis is a rare disease that affects women of reproductive age, and causes progressive dyspnea on exertion. Patients may present with a clinical picture of recurrent pneumothorax, hemothorax, chylothorax and hemoptysis. We present here the case of a 42-year-old female patient who presented with dyspnea on exertion and non-productive cough. High-resolution computed tomography scans revealed multiple air cysts in all zones, affecting the central and peripheral parts of both lungs. The patient underwent VATS wedge resection, and a diagnosis of lymphangioleiomyomatosis was established based on a histopathological examination. We present this case to literature as a rare disease, the preliminary diagnosis of which was confirmed histopathologically.

6.
Elektronik Sigaraya Bağlı Akut Eozinofilik Pnömoni: Olgu Sunumu
Acute Eosinophilic Pneumonia Associated with E-Cigarettes: A Case Report
Mehmet Emin Sezgin, Berna Duman, Mustafa Colak, Cengiz Özdemir, Levent Dalar
doi: 10.5505/respircase.2023.16023  Sayfalar 105 - 108
Özellikle genç erişkinlerde ve sigara bırakmaya çalışanlarda kullanımı yaygınlaşan 'Elektronik Sigara'nın akciğere zararları gün geçtikçe daha fazla gözlenmektedir. Elektronik sigaranın neden olduğu akciğer hasarına ‘Elektronik sigara ilişkili akciğer hasarı(EVALI)’ denilmektedir. Elektronik sigaranın zararlarının, Vitamin E Asetat ve Tetrahidrokannabinol’e bağlı olduğu düşünülmektedir. Bilinen kronik hastalığı olmayan kadın hasta, tarafımıza 2 haftadır olan kuru öksürük ve nefes darlığı şikayetleriyle başvurdu. Antibiyotik tedavisi altında şikayetleri ve akciğerdeki infiltrasyonları artış gösteren hastaya bronkoskopisi yapıldı. Bronko alveolar lavaj (BAL) hücre sayımında ise %80 eozinofil saptandı. Dört haftadır elektronik sigara kullandığı öğrenilen hastaya elektronik sigaraya bağlı akut eozinofilik pnömoni tanısı konuldu. Elektronik sigaraya bağlı eozinofilik pnömoni, lipoid pnömoni, organize pnömoni gibi olgular bildirilmiştir. Biz bu olguda elektronik sigaraya bağlı eozinofilik pnömoni tanısını koyduk. Olgumuzun literatüre katkı sağlayacağı düşünüldü.
Knowledge of the detrimental effects of electronic cigarettes on the lungs is increasing, especially in young adults and those who are trying to quit smoking. The lung damage caused by E-cigarettes has become known as “Electronic cigarette-associated lung injury (EVALI)” and is thought to be attributable to Vitamin E Acetate and Tetrahydrocannabinol. A female patient with no known chronic disease presented with complaints of dry cough and shortness of breath for 2 weeks. Bronchoscopy was performed on the patient, whose complaints and inlung infiltrations were noted to increase under antibiotic treatment. Bronchoalveolar lavage (BAL) cell count showed 80% eosinophils. After 4 weeks of vaping, the patient was diagnosed with acute eosinophilic pneumonia (AEP) that was attributed to vaping. Cases of eosinophilic pneumonia, lipoid pneumonia and organizing pneumonia associated with E-cigarette use have been reported. Our patient was diagnosed with eosinophilic pneumonia associated with E-cigarette use, and we believe the specific characteristics of the case merit consideration in the body of related literature.

7.
Progresif Masif Fibrozis Zemininde Gelişen Akciğer Kanseri Olgusu
A Case of Lung Cancer Developing in the Background of Progressive Massive Fibrosis
Serhat Özgün, Nermin Zerman, Gülden Sarı, Adem Koyuncu, Ceprail Şimşek, Funda Demirag, Selma Uysal Ramadan
doi: 10.5505/respircase.2023.92160  Sayfalar 109 - 113
Pnömokonyozlar, akciğerlerde toz birikimi ve bunun sonucu oluşan doku reaksiyonu ile meydana gelen parankimal akciğer hastalıklarıdır. Altmış yaşında erkek hasta kliniğimize 3 aydır devam eden halsizlik, çabuk yorulma, sağ kolda hareketle değişmeyen ve sürekli olan ağrı şikayeti ile başvurdu. Meslek öyküsünde 28 yıldır seramik sektöründe sırlama işi yaptığı öğrenildi. Özgeçmişinde 2015 yılında pnömokonyoz tanısı ve koroner arter bypass ameliyatı öyküsü mevcuttu. Yeni çekilen posteroanterior akciğer grafisinde 3 yıl önce çekilen radyografiye göre sağ akciğer apikal bölgede opasite artışı saptandı. Yüksek rezolüsyonlu toraks bilgisayarlı tomografi çekildi, sağ akciğer üst lobda 5 cm çapında kitle lezyon saptandı, ancak kitle ve Progesif Masif Fibrozis (PMF) ayrımı yapılamadı. Akciğerde PMF zemininde kitle gelişiminden şüphelenilen hastaya torakal manyetik rezonans görüntüleme yapıldı. MR’da sağ akciğer üst zonda PMF zemininde malignite geliştiği düşünülen görünüm saptandı. Bronkoskopi yapılan hastada endobronşiyal lezyon izlenmedi. Kanser düşünülen alandan alınan transtorasik akciğer biyopsisi sonucu adenokarsinom olarak raporlandı. Akciğer kanseri ile prezente olan progresif masif fibrozisli pnömokonyoz olgusunu sunduk.
Pneumoconioses are parenchymal lung diseases caused by dust accumulation in the lungs and the resulting tissue reaction. A 60-year-old male patient was admitted to our clinic with complaints for 3 months of weakness, fatigue and constant pain in the right arm that did not change with movement. His professional history revealed employment in glazing processes in the ceramics industry for 28 years, while his medical history included pneumoconiosis and coronary artery bypass surgery in 2015. A recent posteroanterior chest X-ray had revealed increased opacity in the apical region of the right lung compared to a radiograph taken 3 years earlier. A high resolution thorax computed tomography of the lungs was performed revealing a 5 cm diameter mass lesion in the upper lobe of the right lung, although no differentiation between the mass and progressive massive fibrosis (PMF) could be made. Thoracic magnetic resonance imaging was performed after mass development was suspected on the basis of PMF, and a malignant lesion that was hyperintense compared to muscle and PMF tissue was observed in the apical segment of the right lung upper lobe on T2W images. No endobronchial lesion was observed in the patient on bronchoscopy, while a transthoracic biopsy performed on the hyperintense area was reported as adenocarcinoma. We present a case of PMF pneumoconiosis presenting with lung cancer.

8.
Antrakozis Zemininde Gelişen Akciğer Kanserini Taklit Eden Endobronşiyal Tüberküloz Olgusu
A Case of Endobronchial Tuberculosis Mimicking Lung Cancer Developing on the Background of Anthracosis
Sümeyra Kaplan, Ceyda Anar, Muzaffer Onur Turan, Bunyamin Sertogullarindan
doi: 10.5505/respircase.2023.27676  Sayfalar 114 - 118
Bronşial mukozada antrakotik pigment birikimi ileri dönemde bronşial hipertrofi ve daralma ile sonuçlanmaktadır. Bu olgumuzda, toplum kökenli pnömoni ön tanısı ile antibiyotik tedavisi uygulanan ve klinik, radyolojik yanıt alınamayan hastaya fiberoptik bronkoskopi uygulandı. Bronkoskopide sağ akciğer alt lob bazal segmentlerinin mukozasının siyah renkli pigmentle kaplı olduğu ve segment bronşlarının mukozal infiltrasyon ile daraldığı ve infiltre olduğu izlendi. Bu bulgularla biyopsi ve BAL yapıldı. Patoloji sonucunda kazeifiye nekroz içeren granulomatoz inflamasyon saptandı. Ayni zamanda bronkoalveoler lavajda asido rezistans basil tespit edildi. Antrakotik zemininde tüberküloz tanısı konan hastaya dörtlü antitüberküloz tedavisi başlandı. Takibinin 4. ayında klinik, mikrobiyolojik ve radyolojik olarak düzelme izlendi.
Anthracite pigment accumulation in the bronchial mucosa can lead to bronchial hypertrophy and narrowing in the future. A patient pre-diagnosed with community-acquired pneumonia underwent fiberoptic bronchoscopy (FOB) and was subsequently treated with antibiotics, however no clinical or radiological response could be obtained. Fiberoptic bronchoscopy (FOB) revealed the mucosa of the lower basal segments of the right lung to be covered with black pigment, while the bronchi segments were found to be narrowed with mucosal infiltration. Based on these findings, a biopsy was performed with pre-diagnosis of malignancy developing on the basis of anthracosis. The pathological examination revealed granuloma-tous inflammation with caseified necrosis and acidresistant bacilli in the bronchoalveolar lavage. The patient was diagnosed with tuberculosis on the basis of anthracosis and was thus started on quadruple anti-tuberculosis treatment, and clinical, microbiological and radiological improvement was observed in the 4th month of follow-up.

9.
Mediastinal Lenfadenomegalinin Nadir Bir Nedeni: Rosai-Dorfman-Destombes Hastalığı
A Rare Cause of Mediastinal Lymphadenomegaly: Rosai-Dorfman-Destombes Disease
Atilla Can, Hüseyin Yıldıran, Halil Şen, Güven Sadi Sunam, Pınar Karabağlı
doi: 10.5505/respircase.2023.78700  Sayfalar 119 - 122
Rosai-Dorfman-Destombes hastalığı (RDDH), tipik olarak servikal lenfadenopati ile kendini gösteren nadir bir hastalıktır. Hastalık genellikle iyi huylu bir klinik seyir gösterir. Mediastinal lenf nodlarında görülmesi son derece nadirdir. Bu yazıda 48 yaşında kadın hastada mediastinal lenfadenomegali şeklinde ortaya çıkan ve mediastinoskopi ile tanısı konulan Rosai Dorfman Destombes hastalığı olgusunu sunu-yoruz.
Rosai-Dorfman-Destombes disease (RDD) is a rare condition that typically presents with cervical lymphadenopathy. The disease usually follows a benign clinical course, and its occurrence in mediastinal lymph nodes is extremely rare. We present here a 48-year-old female patient with Rosai-Dorfman-Destombes disease that manifested as mediastinal lymphadenomegaly, and who was diagnosed by mediastinoscopy.

10.
Acil Serviste Stridorun Nadir Bir Nedeni: Multipl Sistem Atrofi: Olgu Sunumu
A Rare Cause of Stridor in the Emergency Department: Multiple System Atrophy: A Case Report
Ecem Naz Ertürk, Eylem Sercan Özgür, Serhan Sevim, Yusuf Vayısoglu, Rabia Hande Avcı, Merve Fidan Aşık, Ali RızaFatih Büyükkutlu, İsmail Sert, Sibel Naycı
doi: 10.5505/respircase.2023.24471  Sayfalar 123 - 126
Multipl Sistem Atrofi (MSA), kan basıncı, solunum, mesane fonksiyonu ve kas kontrolü dahil olmak üzere vücudun otonomik fonksiyonlarını etkileyen nadir, dejeneratif bir nörolojik hastalıktır. Parkinsoniyen (MSA-P) ve serebellar (MSA-C) tip olmak üzere iki klinik tipi vardır. Laringeal stridor, yüksek tanısal pozitif prediktif değeri olan ve aynı zamanda kötü prognoz göstergesi kabul edilen klinik bir bulgudur. Bu yazıda, acil servise nefes darlığı yakınması ile başvuran 2 yıldır MSA-C tanısı olan 53 yaşında kadın hasta incelenip sunulmuştur.
Multiple System Atrophy (MSA) is a less common degenerative disorder that impacts the autonomic functions of the body, such as bladder function, blood pressure, breathing and muscle control. Clini-cally, there are 2 types of MSA: Parkinsonian (MSA-P) and cerebellar (MSA-C). Laryngeal stridor is an im-portant clinical finding that can aid in diagnosis and indicates a poor prognosis. We present here the case of a 53-year-old female patient who had been diag-nosed with MSA-C two years earlier, and who pre-sented to the emergency department with dyspnea.

DERLEME
11.
COVID-19 Sitokin Fırtınası ve İmmün Hasar Mekanizmaları
COVID-19 Cytokine Storm and the Mechanisms of Immune Injury
Ali İnal, Dilaver Taş
doi: 10.5505/respircase.2023.98752  Sayfalar 127 - 134
COVID-19 olguları ilk olarak 2019 yılında Çin’de ortaya çıkmış ve daha sonra hızlı bir şekilde yayılarak dünyada pandemiye yol açmıştır. Hastalık üst solu-num yollarını tutmakta ve daha sonra alt solunum yollarına yayılarak akciğerleri etkilemektedir. Pnömo-ni gelişimi ile birlikte aşırı inflamatuar immün yanıt gelişimine bağlı aşırı sitokin üretimi sonucu sitokin fırtınası olarak adlandırılan solunum yetmezliğine kadar giden klinik tablo ortaya çıkmaktadır. İnflama-tuar göstergelerdeki bu artış; akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS), dissemine intravasküler koagülas-yon (DİK) ve hiperkoagülasyonla ilişkilidir. Bu maka-lede sitokin fırtınası ve COVID-19’da immün hasar mekanizmaları açıklanmıştır.
The first cases of COVID-19 were identified in China in 2019, and the disease subsequently spread rapidly around the world, leading it to be declared a pan-demic. The disease affects the lungs through the upper and lower respiratory tracts, and with the de-velopment of pneumonia, a clinical picture leading to respiratory failure referred to as cytokine storm occurs as a result of excessive cytokine production associat-ed with an excessive inflammatory immune response. The increase in inflammatory markers is related to acute respiratory distress syndrome, disseminated intravascular coagulation and hypercoagulation. We present here an explanation of cytokine storm and the associated immune damage mechanisms.

YAZAR İNDEKSI
12.
Yazar İndeksi
Author Index

Sayfalar 135 - 136
Makale Özeti | Tam Metin PDF

HAKEM İNDEKSI
13.
Hakem İndeksi
Reviewer Index

Sayfa 137
Makale Özeti | Tam Metin PDF