C-reaktif protein ve bozulmuş açlık glukozu ilişkisi: Prediyabetik durum için bir ön belirteç olabilir mi?Sara Ileri1, Aytekin Oguz21Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nefroloji Kliniği, Ankara 2İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul
Giriş: Gelişmiş ülkelerde kardiyovasküler hastalık oranı giderek artmaktadır ve bu rakamın 2030 yılına kadar 22 milyona ulaşacağı tahmin edilmektir. Bu kardiyovasküler olayların temelinde, kronik inflamatuar süreçlerle karmaşık bir şekilde bağlantılı bir durum olan ateroskleroz yatmaktadır. Temel klinik biyobelirteçler arasında C-reaktif protein (CRP), inflamatuar aktivitenin omurgası olarak öne çıkar. Çoğunlukla obeziteyle bağlantılı olan CRP'nin aşırı üretimi, trigliserit apo B-100 fraksiyonel katabolizmasının düzensizliğinde önemli bir rol oynarak önemli kardiyovasküler risk faktörleridir. Aynı zamanda, aterosklerotik süreçlerin dışında yüksek CRP seviyeleri ile bozulmuş açlık glukozu arasındaki etkileşim, potansiyel olarak prediyabetik durumun başlangıcını başlatan, bozulmuş glikoz metabolizmasının habercisi olarak da öne çıkmaktadır. Gereç ve Yöntem: Retrospektif olarak, Ağustos 2006'dan Mayıs 2007'ye kadar bir dahiliye polikliniğinde görülen 3.500 hastanın biyokimyasal verilerini (LDL-C, trigliseritler, açlık kan glukoz ve CRP düzeyleri) inceledik. Çalışmanın amacı bu parametreler arasındaki korelasyonları incelemektir. Dışlama kriterlerimiz akut veya kronik inflamasyonu olan bireyler, bilinen inflamatuar hastalıklar, teşhis edilmiş diyabet, koroner arter hastalığı, lipit metabolizma bozuklukları, lipit düşürücü ajanlar kullananlar ve 18 ila 65 yaş aralığı dışındaki kişilerdir. Bu çalışma, Helsinki Bildirgesi'nde belirtilen etik ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Çalışmamızın sonucunda Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tanı kriterlerine göre bozulmuş açlık glukozuna sahip hastalarda (6.1-6.9 mmol/L veya 109-124 mg/dl), normal açlık glukozuna sahip bireylere oranla (70-108 mg/dl) CRP düzeyinin 0.8'in üzerinde görülme sıklığı anlamlı olarak yüksekti. (%19.7, %17.2 sırasıyla) (p<0.001) Ayrıca trigliserit düzeyi 151-199 mg/dL arasında) ve 500 mg/dL'nin üzerinde olan hastalarda CRP düzeyinin 0.8'in üzerinde görülme sıklığı da aynı şekilde daha yüksek orandaydı. (%23.2, %24.1 sırasıyla) (p<0.012). Ancak CRP düzeyleri ile LDL-C veya total kolesterol arasındaki ilişki istatistiksel anlamlılığa sahip değildi (p>0,05). Sonuç: Bu retrospektif çalışma, yüksek serum CRP düzeyine sahip hastaların klinik değerlendirmesinde, özellikle kardiyovasküler risk değerlendirmesi ve prediyabetin önleyici yönetimi bağlamında proaktif bir yaklaşımın zorunluluğunu önermektedir. Bu bulgular ışığında CRP yüksekliğinin prediyabetik durum için bir uyarı işareti olabileceğini ve erken tanıda faydalı olabileceğini düşünüyoruz. (NCI-2023-11-10) Anahtar Kelimeler: CRP, erken teşhis, prediyabetik durum.
The relation of C-reactive protein and impaired fasting glucose: Could it be a predictor for prediabetic state?Sara Ileri1, Aytekin Oguz21Department of Nephrology, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Oncology Training and Research Hospital, Ankara, Turkiye 2Department of Internal Medicine, Istanbul Medeniyet University Faculty of Medicine, Istanbul, Turkiye
OBJECTIVE: The rate of cardiovascular disease is increasing in developed countries progressively with estimates predicting 22 million by 2030. Based on these cardiovascular events lies atherosclerosis, a condition intricately linked to chronic inflammatory processes. Among fundamental clinical biomarkers, C-reactive protein (CRP) stands out as a backbone of inflammatory activity. Notably, the excessive production of CRP, often linked with obesity, plays a pivotal role in the dysregulation of triglyceride apo B-100 fractional catabolism, thus emerging as a significant cardiovascular risk factor. Apart from atherosclerotic processes, the interplay between high CRP levels and impaired fasting glucose (IFG) is also gaining recognition as a messenger of disrupted glucose metabolism, potentially ushering in the onset of a prediabetic state. METHODS: Our retrospective analysis scrutinized the biochemical data — namely low-density lipoprotein cholesterol (LDL-C), triglycerides, fasting blood sugar, and CRP levels—of 3500 patients from an internal medicine outpatient clinic seen from August 2006 to May 2007. Our objective was to dissect the correlations among these parameters. Exclusion criteria were omitting individuals with acute or chronic inflammation, known inflammatory diseases, diagnosed diabetes, coronary artery disease, lipid metabolism disorders, those on lipid-lowering agents, and anyone outside the age bracket of 18–65 years. This study was conducted in strict adherence to the ethical principles outlined in the Declaration of Helsinki. RESULTS: As a result of our study, the ratio of CRP levels above 0.8 was significantly higher in patients with IFG according to the World Health Organization criteria (6.1–6.9 mmol/L or 109–124 mg/dL) than in individuals with normal fasting glucose (70–108 mg/dL). (19.7%, 17.2%, respectively) (p<0.001). In addition, the ratio of CRP levels above 0.8 was also higher in patients with triglyceride levels between 151 and 199 mg/dL) and over 500 mg/dL. (23.2%, 24.1%, respectively) (p<0.012). However, the relationship between CRP levels and LDL-C total cholesterol was not statistically significant (p>0.05). CONCLUSION: This retrospective study suggests the imperative for a proactive approach in the clinical evaluation of patients exhibiting elevated CRP, especially in the context of preemptive management of prediabetes. In light of these findings, we think that elevated CRP may be a warning sign for prediabetic status and may be useful in early diagnosis. Keywords: CRP, early diagnosis, prediabetic state.
Sara Ileri, Aytekin Oguz. The relation of C-reactive protein and impaired fasting glucose: Could it be a predictor for prediabetic state?. North Clin Istanb. 2024; 11(1): 81-87
Sorumlu Yazar: Sara Ileri |
|